18 Mayıs 2009 Pazartesi

Şems'in Gidişi



ETME

Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun, etme.
Başka bir yar, başka bir dosta meylediyorsun, etme.

Ey ay, felek harab olmuş, ziyan olmuş senin için
Bizi öyle harab, öyle ziyan ediyorsun, etme.

Ey, makamı var ve yokun üstünde olan kişi
Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun, etme.

Sen yüz çevirecek olsan, ay kapkara olur gamdan
Sen ayın da evini yıkmayı kastediyorsun, etme.

Şekerliğinin içinde zehir olsa dokunmaz bize
Sen zehri o şeker, şekeri zehrediyorsun, etme.

Harama bulaşan gözüm, güzelliğinin hırsızı
Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun, etme.

Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer
Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun, etme.

İsyan et ey arkadaşım, söz söyleyecek an değil
Aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun, etme.

MEVLANA CELALEDDİN RUMİ

20 Ocak 2009 Salı

Anlam...

Bazen bir kuşun kanadındadır aşk...

Çocuklar Ölmesin Şeker de Yiyebilsinler...

onlar şeker dahi istemiyorlar. tek istedikleri; hayatta kalmak...

israil kahrolsa ya çocuklar ölmese ya...

16 Aralık 2008 Salı

1 Aralık 2008 Pazartesi

Issız Ada'm...



Çağan Irmakın bütün filmlerini beğenmişimdir. açıkcası bu filmede büyük bir beklentiyle gittim ve beklediğimden çok daha güzel bir film izledim. Aşk, tutarsızlık, istanbul, yemek, anne yüreği, şahane müzikler, müthiş replikler... hepsini çok güzel yoğurup sunmuş izleyenlerine Çağan Irmak. İzleyin derim...

26 Kasım 2008 Çarşamba

Guiza vs. Küççük Emrah...

Vallahi ikiside çok komik bunların :):)

13 Kasım 2008 Perşembe

Rengine Kurban



Antalya

8 Kasım 2008 Cumartesi

Mutluluk...

Mutluluk...
Bazıları çok uzaklarda arar onu.
Bazılarıysa bir ütopya olarak görür.

Aslında kimileri için sadece bir tas yemektir mutluluk....

Yo Töbe...

www.bobiler.org dan alıntıdır.

7 Kasım 2008 Cuma

Avrupa Fatihi...


Helal olsun çocuklar. Galatasarayı uzun süredir Avrupa bu kadar keyifli izlememiştim. Açıkcası maç öncesi pek umutlu değildim. Sonuçta hafta sonu saraçoğlunda oynanacak İFB maçı var. Üstelik bu maç öyle ahım şahım ölüm kalım maçı değildi. Buna rağmen Galatasaray tek kelimeyle şahane bir futbol oynadı ve bunu 2 golle süsledi. Önce görev adamı Emre Aşık ardından uzun bir sakatlık dönemi geçiren Ümit Karan. Ardaya söyleyecek hiç lafım yok o başlı başına bir blog konusu zaten. Öyleyse ne diyoruz : BEKLE BİZİ KADIKÖY...

N.K.F.V.A.S




4 Kasım 2008 Salı

Dünyada bir yer... #11


Karamürsel...

31 Ekim 2008 Cuma

22 Ekim 2008 Çarşamba

Dünyada bir yer...#10



hehehe

21 Ekim 2008 Salı

Dünyada bir yer... #9

Rize Çamlıhemşin Elevit Yaylası...

20 Ekim 2008 Pazartesi

Şair ceketli çocuk... #3

denizde kararti var bu gelen kayikmidur
ben ozledum yarumi ağlasam ayipmidur



oy dumanlar dumanlar hep dağlari sardunuz
yureğumun de
rdini bilseniz ağlardunuz
karardi karadeniz taşti bu yana taşti
haber verun yarume gozlerim doldu taşti


gemi mil ilen olur, sevda dil ilen olur
guzeller çok var ama meyil birine olur

Şair ceketli çocuk... #2



Kaçağım, eşkıya aşklar yaşarım durmadan

Kaşla göz, dağla uçurum arası

Konar göçerim , sürgünlüğümü yurtlanmaz yerleşik sevdalar

Sığsın isterler defnelerim , küçücük saksılarına.

Yetmez dağ başlarının teslimiyeti istenir

Ya katlim, ya ihanetim

Bilmezler bir başka yolu olduğunu

Yani ben eşkıya , her yanı pusu

Gözlerindeki dumanlı dağlara sevdam,

Zülfünde gölgeye sığınmam bundandır
O zaman keyif çatarım silah diye sevdanın doruğuna

Buzullar erir , nehirler yatak değiştirir
Sevdalarımı ışıklarında yıkarlar,
sonra da yürekleri seslerinde gürül gürül akarlar

Çıplak suretleri dağ başlarını resmeder,
o dem
İklim değişir, hüzün olur
Yüreğimden gayrısına sır vermediğim doğrudur

Kaçaklık bu
Hadi gel !ŞAHRUD ’um dağlara gövde verelim
Göğsüm tahtasının altı ol

yoksa vuracak beni hasretin bir tenhada
Yakışır mı bir kaçağa ecel eliyle ölmek...

19 Ekim 2008 Pazar

Dünyada bir yer... #8

Tekirova Üç Adalar Bölgesi...

16 Ekim 2008 Perşembe

Dünyada bir yer... #7


Ras Mohammed Milli Parkı, Sharm El Sheikh MISIR

VysL der ki... #4

Değil Kazım Kazım, Kazım Kazım Kazım Kazım Kazım Kazım olsan senden bir cacık olmaz.
Fenerde oynamanı keyifle izliyorum ve destekliyorum ama seni Milli Takımda banko oynatan zihniyetin taa...

15 Ekim 2008 Çarşamba

VysL der ki... #3

Fatih TERİM artık gitse ya. Türk milletinin ızdırabı sona erse ya.
Bu nasıl bir iştir nasıl bir anlayıştır akıl sır erdirmek mümkün değil.
Koskoca bir Türk Milli Takımı bu kadar aciz duruma düşürülür mü??
Eğer ki takımın başında karşı ki küçük dağlar ne ki bütün dağları ben yarattım edasıyla dolaşan, şişip şişip dev gibi olan egosunu Milli Takımı ve kendini eleştirenleri ezmek için kullanan Fatih TERİM varsa düşer hatta gelecekte daha içler acısı durumlara bile düşer. Karşında üç maçta 13 gol yemiş bir Estonya var ki yedisini bir maçta Bosnadan yemiş. Dün şöyle bir istatistikten bahsedildi : Milli Takım son oynadığı yedi maç geriden gelerek bu maçların dördünü kazanmış, üçünde ise berabere kalmış. Aslında bu bile bir çok şeyi açıklamakta. Bireysel kararları, kişisel fantezileri, dağ gibi olmuş egosu, saplantıları yüzünden haketmesine rağmen bir çok futbolcu milli formayı giyemezken diğer yanda kendi takımına bile düzenli oynayamayan ne idiğü belirsiz bir takım futbolcular Fatih Terimle bir olup Türk Milletini kahretmeye devam ediyor. Açık yüreklilikle söylüyorum belki Estonyaya yenilirsek utanıp istifa eder diye Estonyanın gol atmasını çok istedim ama olmadı. Hoş benim ki sadece bir umuttu; yenilsek bile yine çıkacak basının karşısına abuk sabuk mimikler ve açıklamalarla günü geçiştirecek, ertesi gün kendini eleştirenlere telefon açıp ana avrat sövecek sonrasında da her şey hiç bir şey olmamış gibi devam edecek. Demem o ki : "FATİH TERİM N'OLURSUN GİT!!!"

Dünyada bir yer... #6


Mısır Kahire Keops Piramiti.

Dünyada bir yer #5



İstanbul Anadolu Yakası Sahil...

Evt şimdi İstanbul' da olmak vardı....

VysL der ki... #2

Şimdi İstanbulda olmak vardı anasını satayım...

14 Ekim 2008 Salı

Dünyada bir yer... #4

Birleşik Arap Emirlikleri Dubai Çölleri.

Dünyada bir yer #3



Önce hayırlı olsun ...
Sonra da bloga ilk katkım olsun bu resim.

Mütemadiyen yazılarımlada görüşmek üzere...

Dünyadan bir yer daha (:

P.S: Bir Yer etiketindeki tüm fotolar bizzat bizlere aittir...

İzmit körfezi

Şair ceketli çocuk... #1


Benim olduğum yerde Kazım olmaz mı, illa ki olur yoksa eksik kalır. Beni tanıyan bilir Kazım'a düşkünlüğümü ve sevgimi. Aslında onun hakkında söylenecek o kadar çok şey var ki başlı başına bir blog konusu. Şimdilik Kazımla ilk tanışmamı anlatayım, sonrada onun hakkında paylaşımlara devam ederim.
Sene 2003 2 senelik üniversite maceram sona ermiş güzel İstanbuldan Eskişehire dönmüşüm. Tekrardan bir dersane olayı başlamış gidip geliyoruz, yeni yeni insanlar tanıyoruz. işte bu ortamda yeni tanıştığım insanlardan biride güzel laz kızı Didoliydi. beraber kantine sigara içmeye iner o arada da kantinde ki müzik kutusundan şarkılar seçer dinlerdik. böyle bir günde duydum ben Kazımı ilk. ilk kez sözlerinin bu kadar yabancı olmasına rağmen bir ses bir şarkı yüreğimden yakalamıştı beni. ne güzelde söylüyordu, adını hatta milliyetini bilmediğim Kazım; na ni na didou, dinou na na didou, didou na na didou, didou na ni na... şarkı bitti. sordum didoliye bu kim bu şarkı ne diye. Kazım dedi, Kazım Koyuncu. Bizim oraların insanı. Dilide lazcadır dedi. o zaman anladım aslında lazcanın bizim bildiğimiz olduğunu sandığımız şey olmadığını. İçinde yüzlerce şarkı olan müzik kutusunda sadece iki tane Kazım şarkısı vardı. Biri Didou na na diğeri Ou na na ilkay Akkayayla düeti. Artık klasik olmuştu kantinde bulunduğumuz her an müzik kutusundan bu iki şarkının yükselmesi, bizi arayanlar bu şarkılardan anlar olmuştu kantinde olup olmadığımızı. İşte o zaman başladı benim Kazıma olan tutkum, sevdam, işte o zaman değişti müzik zevkim, daha doğrusu işte o zamandan itibaren zevk almaya başladım dinlediğim müzikten. 2003 yılında bir müzik kutusundan dinlenen bir şarkıyla başlayan sevda geldi bugünlere hiç azalmadan daha da artarak. Sadece bir dönem dinlemedim Kazımı, dinleyemedim... 25 Haziran 2005 tarihinde ölüm haberini aldıktan sonra ki iki ay. Dinleyemedim, yüreğim burkuldu. Dinleyemedim, gözlerim doldu. Dinleyemedim, boğazım düğümlendi. 2004 sonunda kansere yakalanmıştı Kazım. Hem de ısrarla, inatla, azimle, kimse kabul etmesede "ÇERNOBİL YÜZÜNDEN KARADENİZ İNSANI ÖLÜYOR..." diye bağırırken... Kendisi yakalandı kansere; akciğer kanseri. Ama kimse inanmıyordu Kazımın sevenlerini bırakıp gideceğine, daha söyleyeceği o kadar sözü varken bunları bitirmedin gideceğine kimse inanmıyordu. Bende inanmıyordum. Kendi resmi sitesinden takip ediyordum sağlık durumunu, dualar iyi niyetler gönderiyorduk ziyaretçi defterlerinden. Hatta doktorlarından zor da olsa izin koparıp devam eden kemoterapi sürecinde bir konser bile organize etmişdi restore edilen yeni melek sinemasında. moral olacaktı Kazıma sevenleriyle birlikte olmak şarkılar söylemek, moral olacaktı sevenlerine Kazımın şarkı söylemesi, kemoterapiden dökülsede saçları iyi olması ayakta olması moral verecekti sevenlerine. Bende gidecektim tabiki konsere günler öncesinden almıştım biletimi ama olmadı. Gidemedim. Çok fazlada üzülmüyordum aslında. Nasılsa iyileşecek Kazım, tekrar konserler verecek onlara giderim diye avutuyordum kendimi ta ki 25 haziran 2005e kadar. Akşam haberlerinde duydum ölüm haberini ve çok az kişinin ölüm haberini aldığımda bu kadar üzülmüş bu kadar canım acımıştı. Gitmişti Kazım arkasında binlerce sevdiğini bırakıp, söyleyeceği sözleri bitiremeden, Trabzonsporun şampiyon olduğunu göremeden gitmişti... İşte ben sadece o dönem dinlemedim Kazımı, dinleyemedim...ve kazım gittiğinde sadece 34 yaşındaydı.kazım için yapılan anıt mezar.


VysL der ki... #1


Başlasın artık şu Lost. Bekle bekle nereye kadar.

dünyada bir yer... #2

kayseri palas ovası.

dünyada bir yer... #1

rize şişmalı.

masumiyet...



son dönemde beni en çok etkileyen dizi karakteridir Elveda Rumeli de ki küçük Zarife.
o bir oyuncu değil bu yaşta istesede rol yapamaz zaten. hikayeside çok hüzünlü; anne babası rum çeteciler tarafından öldürülmüş, bu yaşta öksüz yetim kalmış, kendisini evlat edinmek isteyen muallim alexi çok seviyor, ama gel gör ki o bir müslüman kızı fakat muallim alex bir hristiyan. ve o minik dünyası algılayamıyor bu dini ayrım nedeliyle muallimin kızı olamamasını, hergün ağlayarak suluyor muallimin ona verdiği çiçeği ve inanınıyor ki çicek büyüdüğünde muallim gelip alacaktır onu yetimhaneden. dizinin ilerleyen bölümlerinde neler olur bilmem ama ben bu kızı ne zaman görsem yüreğim burkuluyor içim acıyor...

hayırlı olsun :)

Yeni blogum veysel der ki ile karşınızdayım.
blogun isminden de anlaşılacağı üzere söylemek istediklerimi, fikirlerimi, aklıma takılanları, hoşuma giden yada sinir olduğum şeyleri bundan itibaren buradan sizlerle paylaşacağım :)